26 Aralık 2013 Perşembe

Kritik soru: Dolarda yükseliş sürecek mi?

0 yorum

Kritik soru: Dolarda yükseliş sürecek mi?


Bu yıl bazı para birimleri Fed etkisiyle dolar karşısında aşırı değer kaybetti. Ekonomistler 2014 için ne düşünüyor? 

Bazı para birimleri, Fed’in varlık alımını sonlandıracağı dedikoduları ve sonrasında gerçekleştirmesiyle dolar karşısında büyük değer kaybetti.
CNBC’ye konuşan ekonomistler, 2014’te de bu durumun devam edeceği kanısında. Credit Agricole bankasının Asya Pazar Araştırmaları Birimi Başkanı Mitul Kotecha, ABD ekonomisinde Hazine Tahvilleri’nin değerlenmesi, büyümenin hızlanması ve sermaye akışlarının artmasının gelecek yıl için dolara destek sağlayacağını söyledi. Kotecha, “Doların özellikle gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında değerlenmeye devam edeceğine inanıyoruz” dedi.

EN BÜYÜK DARBE YEN VE EURO’YA

 Analist, 2014’te dolar karşısında en fazla Japon yeni ve Euro’nun değer kaybedeceğini söyledi. Yen, 2013 genelinde dolar karşısında yüzde 20 düştü. Euro ise aynı dönemde Avrupa’daki ekonomik gelişmelerin etkisiyle ABD para birimi karşısında yüzde 3,7 değerlendi. Kotecha, “Yen için zor bir yıl olacak. Dolar/yen paritesinde 2014 sonunda 115 seviyesi görülebilir. Aynı şekilde Euro dolar gelecek yıl itibariyle dolar karşısında değer kaybedecek. Euro/dolarda gelecek yıl sonu itibariyle 1,28 seviyesi görülebilir” diye devam etti. Euro/dolar bugün 1,3694’den işlem görüyor. Dolar/yen ise 104.20 seviyesinde.

ANALİSTLER NE DÜŞÜNÜYOR?

 Westpac bankasının analistleri de 2014’ün ilk çeyreğinde Euro Bölgesi’ndeki büyüme ivmesinin ABD’yi yakalayamayacağını, bunun Fed parasal genişlemeyi azaltırken, Avrupa Merkez Bankası’nı (AMB) daha fazla parasal genişlemeye sevk edeceğine işaret etti Westpac’in Kıdemli Kur Analisti Sean Callow, “Bütün bu gelişmeler de en nihayetinde Euro’da değer kaybına neden olacak” dedi. Finansal danışmanlık şirketi IG Markets’ın Kıdemli Piyasa Analisti Chris Weston da 2014 sonu itibariyle Euro/dolarda 1,28 seviyesinin görüleceğini söyledi. Weston, “Euro’da değer kaybını getirecek en büyük etken siyasi konular gibi görünüyor. Avrupa Parlamentosu gelecek yıl seçime gidecek” dedi.

TÜRK LİRASINDA DÜŞÜŞ SÜRECEK Mİ?

Kotecha, gelecek yıl dolar karşısında değer kaybına devam edecek para birimleri arasında Türk Lirası’nı da saydı. Analist, “Para birimlerinin değer kaybında, sermaye çıkışları, ülkelerin dış gelişmelere karşı savunmasızlığı da etkili olacak. Hindistan Rupesi, Endonezya Rupiası, Türk Lirası, Güney Afrika randı ve Brezilya Reali gelecek yıl dolar karşısında en kötü performansı gösterecek para birimleri olduğunu düşünüyoruz” dedi. 
 

Haberin Devamı ►

Borsa çöktü...

0 yorum

Borsa 4 ayın dibinde!


BIST 100 endeksi, dünkü kapanışa göre yüzde 4,20 oranında sert düşüşle günü, 28 Ağustos'tan bu yana en düşük kapanışı olan 66.096,57 puandan tamamladı.
Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi, dünkü kapanışa göre 2.901,25 puanlık düşüşle günü, 28 Ağustos'tan bu yana en düşük kapanışı olan 66.096,57 puandan tamamladı.
Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri dünkü kapanışa göre ortalama yüzde 4,20 oranında değer kaybederken toplam işlem 2,5 milyar lira oldu. İlk seansta alıcılı seyreden Borsa İstanbul'da 69.880,15 puana kadar yükselen BIST 100 endeksi, ikinci seansa Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın istifasının ardından sert düşüşle başladı ve ilk seans kapanışına göre yüzde 5,30 oranında düşüş kaydetti.
Piyasalar, Bayraktar'ın, milletvekilliğinden ve bakanlık görevinden istifa ettiğini açıklaması ve sosyal medya ve bazı internet medyasında yer alan yeni operasyon yapılacağına yönelik asılsız söylentilerle ikinci seansta güçlü satış baskısı altında kaldı.
Bayraktar'ın istifa açıklamasının sosyal medya ve bazı internet sitelerinde operasyonun daha farklı boyutlarının olabileceği yönünde yorumlarla aktarılmasının ardından, bazı internet siteleri ve twitter hesaplarından da ikinci dalga operasyonun başladığı haberleri geçildi. İkinci dalga operasyon ile ilgili bazı internet siteleri ve twitlerde hiç bir kaynak gösterilmeden üst düzey işadamlarının gözaltına alınacağının yazılması özellikle hisse senedi piyasalarında satış baskılarının devam etmesine neden olurken, hisse bazlı hareketler de dikkati çekti.
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Rhea Portföy Yönetimi Yatırım Komitesi Üyesi Cüneyt Paksoy, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın istifalarının piyasada olumlu algılanırken Bayraktar'ın açıklamalarının ortamı değiştirdiğini söyledi.
Paksoy, şunları kaydetti:
"İlk bakan istifaları ile Hükümet doğru yönde kabine revizyonunu da içine alacak şekilde adalete doğru ilerliyor algısı oluştu. Ancak Bakan Bayraktar'ın istifasındaki sözleri hiç hesapta olmayan riskleri ortaya çıkarttı. ABD Büyükelçiliği'nden gelen açıklamayla piyasanın zaten stresi vardı ama piyasa onu fiyatlamıyordu. Bakan Bayraktar'ın istifası beklenirken, açıklamanın şekli hiç beklenmeyen bir şekilde oldu. Piyasada zaten var olan mevcut risk algısı Bakan Bayraktar'ın açıklamaları, ABD'den gelen açıklamalar ve sosyal medyada 2.dalga operasyon söylentileri ile piyasa sert ve olumsuz ama doğal bir refleks gösterdi"
Piyasaların, ilk fiyatlamadan sonra gelecek yeni açıklamalarla yön bulacağını söyleyen Paksoy, dolar/TL ve borsada kritik seviyelere gidildiğine dikkati çekti.
Paksoy, "Tüm yaşananlara rağmen kabine revizyonu Cumhurbaşkanı'ndan geçer, piyasalara ve kamuoyuna Cumhurbaşkanı ile Başbakan tarafından güçlü sinyal verilirse hiçbir sıkıntı olmaz. Piyasa Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında bir uyumsuzluk algılarsa borsaya büyük satış dalgası gelir. Dolar/TL ve borsa teknik olarak kırılma noktasında. Borsada 63 bin-65 bin bandı ile dolar/TL paritesi 2,12-2,13 çok ciddi ve marjinal seviyeler. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın pozitif tavrı ve Merkez Bankası'nın müdahaleleri piyasanın kötüye gitmeme faktörü olarak önümüzde duruyor."

Son zamanlarda yaşanan siyasi istikrarsızlık ve rüşvet yolsuzluk iddaları ve bu iddaların odağında bulunan halkbankası nedeniyle borsada şok düşüş yaşandığını düşünüyorum.

Bu siyasi istikrarsızlık artarak devam edeceğini tahmin ediyorum.Bu da ülkemizin borsa endeksini direk etkileyecektir.

şu aralar borsada olanların çok dikkatli olmasını tavsiye ediyorum 


Haberin Devamı ►

23 Aralık 2013 Pazartesi

2014’te piyasalarımız

0 yorum
2013’ün en önemli olayı hiç şüphesiz Fed’in QE varlık alımlarını azaltması. Böylece hem 5 yıl süren Lehman Krizi’nin resmen bitmesini kutluyoruz, hem de son 10 yılda riskli varlıklar arasında en yüksek getiriyi sağlayan Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP) hikayesinin erken ölümünü. GOP’a ilgi olmadan, TL cinsinden varlıkların prim yapması zaten zordu. Çünkü faizlerin tarihsel  normale döndüğü bir ortamda sürdürülenmeyecek boyutta cari açığımız, cari açığın daralması için TL’nin değer kaybetmesi halinde ise %10’u aşacak bir enflasyon tehdidi vardı. AKP-Hizmet savaşı devenin belini kıran son saman sapı oldu. Global fonların Kırılgan Beşli diye adlandırdığı, içinde bizim de bulunduğumuz ülkelerin  hepsinde 2014 yılında seçim var, yani yatırımcı  politikayı her zamankinden daha yakından takip edecek. Türkiye’de hem seçim, hem de siyasi kriz var. Yerel seçimlerin sonuna kadar ayı pazarında kalacağız. Ardından, AKP’yi çok zor kararlar bekliyor. Artık IMF’nin bile yazarken ellerinin titreyeceği dozda bir acı reçete şart oluyor.
Fed’in QE’den çıkması için “nasıl olsa dünya ekonomisi güç kazanıyor, piyasalar olumsuz etkilenmez” diyenler  var. Onlara iki noktayı hatırlatmakta fayda görürüm. Eğer ABD ekonomisi 2-3 çeyrek arka arkaya yıllıklandırılmış olarak %3 veya daha hızlı büyürse, enflasyon kıpırdanmaya başlar. Fed’in 2015 sonuna kadar faizleri artırmayacağı “yolgöstermesi” de kredibilitesini kaybeder. Fed’in 2015 sonunda ilk fed funds faiz artırımını yapacağını varsayarsak, halen dolar çok ucuz, ABD tahvil faizleri de çok düşük.
Dolar endeksinin  %10 değer kazandığı, ABD 10 yıllık gösterge tahvil faizinin ise %3.5’a tırmandığı “makul” bir senaryoda, MSCI GOP Hisse Endeksi ve JP Morgan EMBI tahvil indeksinin prim yapması neredeyse imkansız. Yine de, Çin, Japonya ve ABD’nin eş zamanlı hızlı büyümesinden fayda görecek Asya ve bir ölçüde Latin Amerika’nın şoklardan fazla etkilenmeyeceğini düşünelim. Ama, Venezuela, Arjantin ve Ukrayna gibı dış krediye erişmekte çok zorluk çekenler acı çekecek. AB’de bir türlü rayına girmeyen büyümeye  bel bağlayan  Orta ve Doğu Avrupa acı çekecek. İran’dan Mısır’a kadar bir çok ülkesinde politik deprem yaşanan, ve kaya gazı-petrolü keşifleri ile  ihracat geliri düşen Orta Doğu’da prim bulmak zor olacak.
Bir de piyasaları dolar ve ABD faizi ile nerdeyse %100 ters hareket eden Türkiye, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Endonezya var ki durumları acil. Bizim açımızdan,  AB’den gelen talebin artmadığı, Orta Doğu’ya ihracatın tökezlediği bir senede 250 milyar doları aşacak dış finansmanın maliyetleri artacak. En iyimser senaryoda bile Türkiye’nin 2014 yılında çok fazla sıcak para cezbedecek ülkeler arasında yer almasını beklemiyorduk. Fakat AKP-Hizmet uyuşmazlığı gerçekten “altın vuruş” oldu. Bu konu artık GOP basınında bir numara.  Eğer bir ülkede miktarı 80 milyar Euro’ya vardığı ve ucu başbakana kadar uzandığı iddia edilen yolsuzluk soruşturması varsa, o ülkenin politik risk primi hızla yükselir.
Zaten, o durumda fazla bir şey yazmaya da gerek yok. Artan ABD faizi, gelişmekte olan ülkelerin genişleyen risk primi üstüne bir de Türkiye’nin patlayan politik risk primini eklerseniz, piyasaların ralli  yapmasının ne denli akıl dışı olduğu da sezilir.
AKP-Hizmet savaşını AKP kazanır, ama yerel seçimlerde ne kadar oy kaybeder? Eğer yolsuzluk dosyaları kısa zamanda  ve kamuoyunun vicdanını tatmin edecek şekilde kapanmazsa, Erdoğan cumhurbaşkanı olabilir mi?  Ya kaybederse?  Kazansa da, AKP 2015 seçimlerini de kazanabilir mi? Size yatrımcıların ve işdünyasının önümüzdeki 2 yıl için plan yaparken soracağı  ilk soruları soruyorum. Cevaplarını bilmiyorsanız piyasalarda da bilmeyecek.  Ve piyasaların en nefret ettiği şey de belirsizliktir.
Zaten enflasyonla mücadele ve cari açığı daraltmak için ekonomiyi soğutmak zorundaydık, şimdi işdünyasının yatırımları kesmesi  ve dış kredinin daralması ile Türkiye’nin gelecek sene %4 büyümesi de hayal oldu. Cari açığın daraltılması yöntemi TCMB faiz artırımları  olmayacağına göre TL’nin Döviz Sepetine’ne karşı en az %10 daha değer yitirmesi şart olur. Size Goldman Sachs’ın dolar/TL’nin bir yıl içinde 2.40’a yükseleceği tahminini de hatırlatayım, ben insaflıyım yine.
Eğer mevduat sahibi ve siyasi krizden tırsan şirketler de dövize geçerse, TL %10 değil ,%20 civarında değer kaybeder. Bu durumda, TÜFE 3-6 ay içinde %10-11’e vuracaktır.
2 yıllık gösterge DİBS faizi ise %12-13 olur. BİST’te ise ekonominin %3.5 civarında büyüyeceği fiyatlanıyordu, banka karlarının ise artacağı. Gelecek sene büyüme %2’e düşer, daralan krediler ve dış finansmanın pahalılaşması ile banka karları durağan seyrederse, hiç yukarı potansiyel kalmaz. İlk hedefim BİST-100’ün 62 bin puana kadar gerilemesi. Eğer yeni yılda 60 bin puanın da altını denersek hiç şaşırmam.
AKP’nin yerel seçimi %45 altında bir oyla  kazanması belirsizliği  bütün yıla yayar. Türkiye’nin acil ihtiyacı politika faizinin %10 veya üstüne çekilmesi ve bütçede en az GSYIH’nın %2’si kadar kesinti yacacak bir acı ilaç reçetesidir.  AKP eğer Hizmet’le cebelleşmeseydi belki bu paketi seçmen maliyetini  göze alırdı, ama şimdi  hiç emin değilim. TL cinsinden piyasalar ve Türkiye’nin itibarını öldürecek senaryo ise Halkbank’ın İran’ın fonlarını BM yaptırımlarından kaçırmada aracı olarak kullanıldığı iddiasının ABD ve AB tarafından ciddiye alınması, ve Türkiye’nin FATF karalistesine girmesi olur.
Kulağıma biryerden ezan  sesi geliyor,  cenaze mı vardır acep?
Twitter: @AtillaYesilada1
Sayın Atilla Bey'in yazısını çok beğenip öngörülerinin doğru olduğunu düşünüyorum.2014 yılı için belki bize bir fikir verebilecek bu yazıyı hiç değiştirmeden paylaşıyorum 

Haberin Devamı ►
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Copyright © İş Haberleri ve Ekonomi portalı Design by O Pregador | Blogger Theme by Blogger Template de luxo | Powered by Blogger