22 Kasım 2014 Cumartesi

Çiftlik hayvanlarında kayıt zorunluluğu

0 yorum
Çiftlik hayvanlarının bulunduğu işletmelerde, hayvanlara uygulanan tüm tedaviler ile her kontrolde tespit edilen ölüm sayılarına ilişkin kayıtlar tutulacak ve bunlar en az 3 yıl süreyle muhafaza edilecek.
 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının "Çiftlik Hayvanlarının Refahına İlişkin Genel Hükümler Hakkında Yönetmeliği", Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
 
Buna göre, çiftlik hayvanlarının bakımı uygun kabiliyet, bilgi ve mesleki yeterliliğe sahip yeterli sayıda personel tarafından gerçekleştirilecek. Bakanlık, hayvanların bakımından sorumlu bakıcı ile işletme sorumlularına hayvan refahı konularında eğitim düzenleyecek.
 
Çiftlik hayvanlarının bulunduğu işletmelerde, hayvanlara uygulanan tüm tedaviler ile her kontrolde tespit edilen ölüm sayılarına ilişkin kayıtlar tutulacak ve bunlar en az 3 yıl süreyle muhafaza edilecek.
 
Hayvanların türüne uygun olarak hareket özgürlüğü alanları sağlanacak. Bu alanlarda gereksiz yere acı veya yaralanmaya neden olacak unsurlar bulundurulmayacak. Hayvanların bağlanması ya da hareketinin kısıtlanmasının söz konusu olduğu durumlarda, ihtiyaçlara uygun alan sağlanacak.
 
Hayvanların yaşadığı bölümler zorluk olmadan yatabileceği, dinlenebileceği, ayağa kalkabileceği, dışkı ve idrar yapabileceği şekilde yapılacak. İşletme binalarında barındırılan hayvanlar, sürekli karanlık ya da yapay aydınlatmada, yeterli dinlenme süresi verilmeden bulundurulamayacak. Rahat ve temiz yatma alanı sağlanacak hayvanlara, tür ve yaşlarına uygun altlıklar kullanılacak.
 
- Hayvanların beslenmesi
 
Çiftlik hayvanları yaşlarına, ağırlıklarına, davranışlarına ve fizyolojik ihtiyaçlarına göre uyarlanmış yeterli miktarlarda uygun bir yemle beslenecek. Hiç bir hayvana, gereksiz yere acı çektirecek ya da yaralanmalarına yol açabilecek gıdalar ya da sıvılar verilemeyecek.
 
Çiftlik hayvanlarında, acı duymalarına ve yaralanmalarına neden olan veya neden olması muhtemel, doğal ya da suni üreme prosedürleri uygulanamayacak. Bu durum, bazı prosedürlerin uygulanmasına ulusal hükümlerce izin verildiği taktirde engel teşkil etmeyecek.

kaynak yeniekonomigazetesi.com.tr
Haberin Devamı ►

Hükümet 2015-2017 Orta Vadeli Programı’nı açıkladı: Dengeli büyüme yapısal reform

0 yorum

Hükümet 2015-2017 Orta Vadeli Programı’nı açıkladı: Dengeli büyüme yapısal reform




Orta Vadeli Program (OVP-2015–2017) üç ayak üzerine oturtuldu; 1) Cari işlemler açığının düşürülmesi. 2) Yurtiçi tasarruf oranının artırılması. 3) Enflasyonla kararlı mücadele ve sıkılaştırılmış para politikasına devam edilmesi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 62. Hükümet Programı’nı sunumunda kamuda tasarrufa gidileceği vurgusu aslında Hükümet’in orta vadeli ekonomik hedeflerinde ciddi bir revizyona gidileceğinin işaretini veriyordu. Nitekim Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından açıklanan 2015-2017 yılları için yenilenmiş  Orta Vadeli Program dengeli büyüme ve yapısal reformlara yönelen bir çizgiye oturdu. Programın ana ekseninde yapılan revizyon ise; birinci önceliğin “cari açık”tan alınıp “enflasyonla mücadele”ye verilmesi oldu.
2014 tahminlerinde sert düzeltmeler

Önceki OVP’nin 2014 yılına ilişkin tahminlerinde Eylül ayı sonu itibarıyla iki büyük  olumsuz sapma yaşandı ve “sert” düzeltmeler yapıldı. (Tablo-2) Bunlardan biri yüzde 4 olan büyüme öngörüsüydü ve yüzde 3.3’e geri çekildi. Diğeri ise; 2014 için yıllık enflasyon yüzde 5.3 öngörülmüştü, bu tahmin de sert şekilde düzeltilerek yüzde 9.4’e çıkarıldı.Olumlu revizyon konusu ise cari açıkta yaşandı. Önceki OVP’de cari açığın milli gelire oranı 2014 için yüzde 5.7 olarak tahmin edilmişti. Gerçi cari açık beklendiği kadar azalıp 5.7 puana gerilemedi ama yüzde 8’lerden yüzde 6.4’e revize edilmesi, 2014 sonunda cari açığın sevindirici oranda azalacağına işaret ediyor.
Reformlara yoğunlaşacağız
Babacan’ın OVP sunumunda öncelikle üzerinde durduğu nokta, ekonomiyle doğrudan bağlantılı olan yapısal reformların mutlaka ama mutlaka gerçekleştirileceğine dair olanıydı. (Tablo-3) Babacan şunları söyledi: "Yapısal reformları gerçekleştirebildiğimiz ölçüde başarılı olacağız, Türkiye'nin potansiyel büyümesini artıracağız ve kronik sorunlarını çözebileceğiz. Her eylem için 2018 sonuna kadar bir tarih belirleyeceğiz. Şu ana kadar 25 öncelikli dönüşüm programından 7'sinin takvimine Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda karar verdik. Büyüme stratejisi için makroekonomik istikrar temel şarttır. Beşeri sermaye ve işgücü piyasasıyla ilgili reformlara yönelik çalışmalar ile teknoloji ve yenilik büyük önem taşıyacaktır. Büyüyen ekonomilerin her türlü fiziksel altyapısının da hızlı şekilde gelişmesi gerekir. Kurumsal kalite de bu işin temeli. Her bir kurumumuzun insan kaynağı yapısıyla ve organizasyon şemasıyla daha iyi performans sergilemesi gerekiyor. Tüm bunların sonucunda verimlilik artışı ve sanayileşmenin hızlandırılması yoluyla ihracata dayalı özel sektör öncülüğünde rekabetçi üretim yapısının geliştirilmesi sağlanacak. Ancak böylelikle istikrarlı ve yüksek büyüme oranlarını Türkiye'de görebileceğiz. Mutlaka sanayiye daha fazla ağırlık vereceğiz. Sanayimizin ekonomimiz içindeki payının artması için özel gayret göstereceğiz."
Büyümede alçak uçuş
OVP’nin 2015–2017 yıllarını kapsayan dönem için öngörülerini 1 numaralı tablo bize veriyor. Sıkı para politikası ve enflasyonla mücadele; öngörülerde öncelik kazanıyor. Büyümede ise 2015’te başlayacak olan canlanma 2017’ye kadar artarak devam edecek. Aynı yumuşak artış yurtiçi tasarrufların artışında da görülüyor. Cari açıkta da miktar  olarak kontrollü bir artış yaşanacağını, ancak artan milli gelire oranı bakımından cari açığın olağan düzeylerde kalacağını görüyoruz. OVP’nin aydınlık öngörülerinden biri de ihracat konusunda. 2017 sonunda ihracatımız 203 milyar dolara çıkacak.
DÖNÜŞÜM PROGRAMLARIBabacan’ın açıkladığı OVP’de belirtilen "Onuncu Kalkınma Planı Dönüşüm Programları" da şöyle sıralandı:1. Üretimde Verimliliğin Artırılması2. İthalata Olan Bağımlılığın Azaltılması3. Yurtiçi Tasarrufların Artırılması ve İsrafın Önlenmesi4. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi5. Kamu Harcamalarının Rasyonelleştirilmesi6. Kamu Gelirlerinin Kalitesinin Artırılması7. İş ve Yatırım Ortamının Geliştirilmesi
8. İşgücü Piyasasının Etkinleştirilmesi9. Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması10. İstatistiki Bilgi Altyapısını Geliştirme11. Öncelikli Teknoloji Alanlarında Ticarileştirme12. Kamu Alımları ile Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim13. Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretimi14. Enerji Verimliliğinin Geliştirilmesi15. Tarımda Su Kullanımının Etkinleştirilmesi16. Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm17. Sağlık Turizminin Geliştirilmesi18. Taşımacılıktan Lojistiğe Dönüşüm19. Temel ve Mesleki Becerileri Geliştirme20. Nitelikli İnsan Gücü İçin Çekim Merkezi21. Sağlıklı Yaşam ve Hareketlilik22. Aile ve Nüfus Yapısının Korunması23. Yerelde Kurumsal Kapasitenin Güçlendirilmesi24. Rekabetçiliği ve Sosyal Uyumu Geliştiren Kentsel Dönüşüm25. Kalkınma İçin Uluslararası İşbirliği Altyapısının Geliştirilmesi.

kaynak www.kobi-efor.com.tr
Haberin Devamı ►

IMF: Türkiye'de hızlı büyüme dış açığa sebep oldu

0 yorum
Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye'nin 2010 yılından bu yana yıllık ortalama yüzde 6 büyümesinin ekonomiyi dış finansman şartlarına karşı hassaslaştıran kalıcı ve büyük bir dış açığı beraberinde getirdiğini açıkladı.
IMF'den yapılan yazılı açıklamada, IMF Yönetim Kurulu'nun Türkiye'ye ilişkin 4. Madde Konsültasyonunu tamamladığı bildirildi. 
Açıklamada, Türk ekonomisinin son 4 yılda gösterdiği kayda değer büyüme ve istihdam performansının memnuniyetle karşılandığı vurgulanırken, hızlı büyümenin yüksek enflasyon ve dış açığa sebep olduğu belirtildi.
Türkiye'de uygulanan makroekonomik politikaların gerektiği kadar sıkı olmadığı eleştirisine yer verilen konsültasyon raporunda, enflasyon oranının Merkez Bankası'nın hedefinin üzerinde seyrettiği, reel politika faizinin negatife düştüğü ve Türk lirasının ekonominin temellerinin işaret ettiğinden daha güçlü olduğunu ileri sürüldü.
Raporda, bu dengesizliklerin ekonomiye ilişkin riskleri artırarak, büyüme potansiyelini sınırladığını kaydedilirken, ''Bu dengesizlikler, tasarrufları, rekabet gücünü ve potansiyel üretimi artıracak, dikkatlice sıralanmış makroekonomik politikalar ve yapısal reformlarla giderilmeli'' ifadelerine yer verildi.
Türkiye'nin para politikasının yüksek enflasyona odaklanması gerektiği tavsiyesinde bulunan IMF, enflasyonun pozitif reel politika faiziyle düşürülebileceğini ve döviz rezervlerinin mümkün olduğunca yükseltilmesinin ekonominin direncini artıracağını savundu.
Türkiye'deki finans sisteminin yüksek sermaye yeterlik oranları sayesinde iyi sermayelendirilmiş durumda olduğunun altının çizildiği raporda, Türk bankalarının ise yabancı para birimlerindeki dış fonlandırmaya bağımlı hale geldiği iddia edildi. Bu durumun, bankaların endirekt döviz kuru riskini artırdığı uyarısında bulunan IMF, Avrupa'da yavaşlayan büyüme ve jeopolitik sorunların Türk ekonomisini etkileyebilecek diğer riskler olarak nitelendirdi.
 ''En büyük risk, sermaye akışında yaşanacak ani bir değişiklik''
IMF ayrıca ''Türkiye ekonomisi için en büyük riskin, sermaye akışında yaşanacak ani bir değişiklik'' olacağı değerlendirmesini yaptı. Söz konusu durumun, gelişmiş ülkelerdeki parasal normalleşmeden ya da ülkenin risk primindeki değişimlerden kaynaklanabileceği belirtildi. 
Raporda, 2015 bütçesinde öngörülen sıkılaştırmanın desteklendiği ifade edilirken, mali politikaların harcamalardaki verimliliği artırmaya hedeflenmesi gerektiği ileri sürüldü.
IMF Yönetim Kurulu'nun Türk yetkilileri bu yılın başında yaşanan finansal dalgalanmayı iyi yönettikleri için tebrik ettiği bilgisine yer verilen raporda, son dönemde tüketici kredilerinin sınırlandırılmasına yönelik alınan makro ihtiyati tedbirlerin başarısından da övgüyle bahsedildi. 
IMF, ulusal tasarrufların artırılmasının ve dış finansman bağımlılığının azaltılmasının önemini vurgulayarak, 10. Kalkınma Planında yer alan iddialı reform gündeminin hızlandırılması tavsiyesinde bulundu. 
kaynak www.dovizgazetesi.com/
Haberin Devamı ►

Altın fiyatları Çin faiz kararıyla sert yükseldi

0 yorum
Çin Merkez Bankası'nın gösterge faiz oranlarında Temmuz 2012'den bu yana ilk kez indirime gitmesinin ardından, altın fiyatlarında günün erken saatlerindeki kayıplar telafi edilerek 3 haftanın zirvesine çıktı.
Spot altın gün içinde 1.207 doları gördü.
Ocak vadeli altın kontratları, New York Comex piyasasında, 9 dolar (yüzde 0,76) değer kazanarak, 1.200 dolardan haftayı kapattı. Altın haftalık bazda 9,2 dolar (%0,77) yükseldi; hafta içinde en düşük 1.173, en yüksek 1207 doları gördü.
Çin Merkez Bankası'nın internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, bugünden (Cumartesi) itibaren geçerli olmak üzere, bir yıl vadeli mevduat faizi 0,25 yüzde puanı düşürülerek yüzde 2.75'e çekilirken, bir yıl vadeli borç verme faizi 0,4 yüzde puanı indirilerek yüzde 5,6'ya düşürüldü.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) verilerine göre, Rusya geçen ay altın varlıklarını artırırken, Ukrayna altın rezervlerini yüzde 35 düşürerek 26,1 tona indirdi. IMF verileri, Kazakistan, Azerbaycan, Belarus ve Mauritius'un altın rezervlerlerini Ekim ayında artırdığını gösterdi.
Altın destekli exchange traded fonlarındaki (ETF) altın varlıkları dün 2,1 ton düşerek 1.614,7 tona indi ve son beş yılın en düşük seviyesine kalmaya devam etti.
Spot gümüş günü 0,28 dolar (%1,72) yükselerek 16,42 dolardan kapattı. Hafta içinde %1,71 değerlenen gümüş fiyatları en düşük 15,87, en yüksek 16,6 doları gördü.
Palladyum yüzde 3,04 değer kazanarak günü ons başına 790,5 dolardan kapatırken; platin yüzde 1,74 primle ons başına 1.226,6 dolara ulaştı.

kaynak www.dovizgazetesi.com/
Haberin Devamı ►

Çin faizleri düşürdü piyasalar coştu

0 yorum
Çin Merkez Bankası (PBOC), borç verme ve mevduat faizlerini, yarından geçerli olmak üzere düşürdü
Çin Merkez Bankası (PBOC) ekonomik aktivitedeki zayıflamaya önlem olarak sürpriz bir şekilde faiz oranlarını düşürdü.
Bankanın resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, 1 yıl vadeli gösterge borç verme faiz oranının 40 baz puan azaltılarak yüzde 5,6'ya, 1 yıl vadeli gösterge mevduat faiz oranının ise 25 baz puan düşürülerek yüzde 2,75'e indirildiği bildirildi.
Söz konusu yeni faiz oranlarının 22 Kasım'dan itibaren geçerli olacağı aktarılan açıklamada, piyasa odaklı faiz oranı reformunun teşvik edileceği ifade edildi.
Açıklamada ayrıca, ülke merkez bankası bankaların mevduat faiz oranlarının belirlenmesinde daha fazla esneklik tanıyarak gösterge faizin 1,2 katına kadar mevduat faizi verebileceği de ifade edildi.
Faizlerdeki bu indirimler Çin Merkez Bankası'nı, yeni teşvik uygulamalarına giden Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası'nın yanına koydu ve parasal genişleme programını sonlandıran Fed ile ters yönde hareket etmesine sebep oldu. Bugüne dek, PBOC, Çin ekonomisinin 1990'dan bu yana en yavaş yıllık büyümesini gerçekleştirmeye yönelmesi ile birlikte, seçici parasal genişleme ve likidite enjeksiyonları üzerine odaklandı.
Hong Kong'da UBS AG baş Çin ekonomisti Wang Tao, "Bu mutlak bir şekilde doğru bir adımdı... Reel faizler, şirketlerin nakit akışlarını ve bilançolarını olumsuz etkileyen ve takipteki alacaklarda artış tehdidi getiren büyüme ve enflasyondaki yavaşlama ile birlikte önemli ölçüde yükseldi." şeklinde görüş belirtti.
Gösterge faiz oranlarındaki indirin, likidite enjeksiyonları ve zorunlu karşılıklardaki hedefli indirimlerin ardından geldi. PBOC'un Temmuz 2013'te borçlanma maliyetlerinin çoğu üzerindeki kontrolleri azaltmasına karşın, bankalar halen, gösterge faizleri, mortgage dahil krediler için rehber olarak kullanıyor.
PBOC, yeni hisse senedi satışlarının gösterge para piyasası faizinin Temmuz ayından bu yana en hızlı artışını gerçekleştirmesine sebep olmasının ardından ortaya çıkan nakit darlığını gidermek için bugün bankacılık sistemine para enjekte etti. PBOC; 6 Kasım'da, ülke bankalarına, yeni oluşturulan ve Orta-vadeli Borç Verme İmkanı olarak adlandırılan bir araçla 769.5 milyar yuan (126 milyar dolar) verdiğini ve bu tutarın 500 milyar yuanının Eylül ve 269.5 milyar yuanının ise Ekim ayında verildiğini teyit etti.
13 Kasım'da açıklanan veriler, ekonomideki yavaşlamanın Ekim ayından derinleştiğini gösterdi. Fabrika üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.7 ile 2009'dan bu yana ikinci en yavaş artışını gerçekleştirirken, makina gibi sabit varlıklara yatırım 2001 yılının Ocak-Ekim döneminden bu yana en düşük artışını yaptı. Perakende satışlardaki artışlar da geçen ay ekonomistlerin tahminlerinin altında kaldı.
Merkez Bankası'nın 14 Kasım'da Beijing'de yaptığı açıklamaya göre, toplam finansman Ekim ayında 662,7 milyar yuan düzeyindeydi. Bu tutar, Eylül ayındaki 1,05 trilyon yuanın altında kaldı. Yeni yerel para birimi cinsinden krediler 548,3 milyar yuan olurken, M2 para arzı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,6 genişledi.
Bugünkü faiz indirimi, daha fazla borçlanmayı tetikleyebilecek büyüme yanlısı politikalara doğru bir kayışı işaret ediyor. 2009-2013 yılları arasındaki daha önce görülmemiş büyüklükteki krediler, Uluslararası Para Fonu'na (IMF) göre, diğer ekonomilerde bankacılık krizini tetikleyebilecek oranda bir borç artışına sebep oldu.
Çin'in toplam borçları Haziran ayı itibariyle, Standard Chartered Plc'nin hesaplamalarına göre, GSYİH'sının yüzde 251'i seviyesine ulaştı ve 2013'e göre yüzde 234 ve 2008'e göre yüzde 160 arttı.
Çin Merkez Bankası'nın iki yıl aradan sonra faiz indirimine gitmesinin ardından petrol ile metaller değer kazanırken, küresel hisse senedi piyasaları yükseliyor. MSCI Dünya endeksi yüzde 0,3 oranında değer kazanıyor. Dow Jones vadeli endeks 17.800'e yükselirken ABD vadeli endeksleri ortalama %0,65 yükseldi. Petrol %1 yükselirken , Altın fiyatları 1200 doları test etti. Avrupa borsaları %2 üzeri prim yaptı. Stoxx Europe 600 endeksi %1,6 primle işlem görüyor.

kaynak www.dovizgazetesi.com/
Haberin Devamı ►

2018‘den itibaren gaz % 50 indirimli Kuzey Irak'tan gelecek gazın Türkiye için önemine vurgu yapan Mehmet Sepil, "Şu an doğalgazı 12-13 dolar faturayla alıyoruz, bu rakam 7 doların bile altına düşecek" dedi.

0 yorum
GENEL Energy'nin İcra Kurulu Başkanı Mehmet Sepil, Türkiye'nin, Bağdat ve Erbil yönetimleri arasındaki enerji barışının garantörü olduğunu söyledi. Soruları yanıtlayan Sepil, Bağdat'takiIrak Merkezi Hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında sağlanan enerji barışına ilişkin Türkiye'nin doğal garantör olduğunu ifade etti. Kuzey'deki bütün petrolün, ister Kürt petrolü, ister Kerkük petrolü olsun, coğrafyada sadece bir yere gelebileceğini, buranın da Türkiye olduğunu anlatan Sepil, "Boru hattının diğer ucu bizde olduğuna göre ve doğalgazda da öyle olacak ileride, Türkiye ekonomik garantör durumuna geliyor. Politik olarak da Irak'ın tek parça kalması, Türkiye'nin çok istediği bir şey olarak gerçekleşmiş olur" ifadesini kullandı.
350 bin varile çıkabiliriz
Sepil, 2007'den bu yana üretimlerini düzenli olarak artırdıklarını belirterek, şunları kaydetti: "Tak Tak sahasında günlük 130 bin varil, Tawke'de ise 110 bin varil petrol üretiyoruz. Toplamda her iki sahamızdan 240 bin varil üretiliyor. Gelecek seneki hedefimiz ise Tawke'yi 170-200 bin varile, Tak Tak'ı 150 binin üzerine çıkarmak. İki sahadan gelecek yıl  330-350 bin varile çıkmayı umut ediyoruz" dedi.
 Konuyla ilgili CNBC-e'ye de değerlendirmelerde bulunan Sepil, Türkiye için en önemli projenin 2018'de Kuzey Irak'tan gelecek gaz olduğunu söyledi. Sepil, "Rusya ve İran'a ödenen fiyatların çok altında olacak. İki gaz sahasının da sahibi biziz. Şu an doğalgazı 12-13 dolar faturayla alıyoruz, bunun 7 dolar ve altına düşeceğine yönelik anlaşmalar yapıldı."
kaynak http://www.milliyet.com.tr/
Haberin Devamı ►

Borsa günü 4 ayın zirvesinde kapattı

0 yorum
Borsa İstanbul'da Çin'in 2 yıl aradan sonra faizleri düşürmesinin ardından yurt dışında yaşanan coşkuya ortak oldu. BIST, haftayı 25 Temmuz'dan bu yana en yüksek kapanış seviyesi olan 83.281 puandan tamamladı.   

Çin'in faizleri düşürmesi ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Drahgi'nin açıklamalarının ardından yurt dışı piyasalarda hareketlilik yaşanırken, yurt dışı piyasalardaki coşkuya BIST 100 endeksi de katıldı. Dünkü TCMB faiz kararından sonra yurt dışı piyasalardan olumlu yönde ayrışan Borsa İstanbul, gün içinde en yüksek 83.471 puanı gördükten sonra günü yüzde 0.93 artışla 83.281 puandan tamamladı.

İşlem hacmi birinci seansta 1.935.553.327 TL, ikinci seansta  1.986.440.413 TL olurken, toplam işlem hacmi 3.921.993.740 olarak gerçekleşti.
Gelecek hafta yurtiçi piyasaların yönün bu akşam açıklanması beklenen Standard&Poor's'un (S&P) Türkiye değerlendirmesinin yanı sıra yurt dışında açıklanacak veriler ve yurt içinde açıklanacak istatistikler belirleyecek.
En Popüler Hisseler17:54
HisseSonDün%YüksekDüşükAğ.Ort.Hacim(LOT)Hacim(TL)
MAKTK1,251,0321,361,251,041,242.072.4982,5 Mio
VANGD1,671,4912,081,681,451,626.930.78211,1 Mio
LINK4,874,3711,445,104,354,93882.4024,3 Mio
GENYH10,829,8310,0710,8210,8210,822.4740,0 Mio
SKPLC1,151,059,521,151,151,15151.1600,2 Mio
kaynak http://uzmanpara.milliyet.com.tr/
Haberin Devamı ►

Kötü haber....19 yıllık petrolümüz kaldı...

0 yorum

19 yıllık petrolümüz kaldı...

Türkiye'nin 46,3 milyon ton ham petrol, 6,3 milyar metreküpdoğalgaz rezervi kaldı.Yeni keşifler yapılmazsa, Türkiye'de 19 yıllık ham petrol rezervi, 12 yıllık doğalgaz rezervi kaldı.
 
Türkiye'de bin 309 kuyudan ham petrol, 235 kuyudan ise doğalgaz üretimi yapılıyor. Yılın 8 ayında ortalama günlük 46 bin 536 varilham  petrol, 1,41 milyon metreküp doğalgaz üretimi gerçekleştirildi. Yeni  keşifler yapılmadığı takdirde, bu yılki aylık ortalama üretim seviyeleri ile  Türkiye'de 19,3 yıllık ham petrol rezervi, 12,2 yıllık doğalgaz rezervi kaldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, petrol ve  doğalgazarama faaliyetleri hız kesmeden sürüyor.

Yılın 8 ayında, ruhsat sahalarında 3 bin 61 kilometresi denizlerde,  262 kilometresi karalarda olmak üzere toplam 3 bin 323 kilometre iki boyutlu  sismik arama, 8 bin 933 kilometrekaresi denizlerde ve 593 kilometresi karalarda  olmak üzere toplam 9 bin 526 kilometrekare üç boyutlu sismik arama çalışması  gerçekleştirildi. 
 
Bu dönemde petrol ve doğalgaz bulmak amacıyla, 65 arama ve tespit  kuyusu, 62 üretim kuyusu olmak üzere toplam 127 kuyu açıldı. Açılan bu kuyularda  249 bin metraja ulaşıldı.
  
Arama faaliyetleri kapsamında 1934'ten bu yana 2 bin 726 arama ve  tespit, bin 840 üretim kuyusu olmak üzere toplam 4 bin 566 kuyu açıldı ve toplam  8 bin 497 kilometre sondaj yapıldı. Açılan kuyuların yüzde 70'i Güneydoğu Anadolu  Bölgesi'nde, yüzde 22'si Trakya Bölgesi'nde, yüzde 8'i ise diğer bölgelerde yer  alıyor. 
  
Bu çalışmalar sonucu 130 ham petrol sahası, 56 doğalgaz sahası  keşfedildi. Bu sahalarda halen bin 309 kuyudan ham petrol, 235 kuyudan ise  doğalgaz üretimi yapılıyor. 
  
Bu yılın 8 aylık dönemde 1,6 milyon ton ham petrol, 343 milyon  metreküp doğalgaz üretimi yapıldı. Ortalama günlük ham petrol üretimi 46 bin 536  varil, doğalgaz üretimi ise günlük 1,41 milyon metreküp olarak gerçekleşti. 
  
Türkiye'de 1934'ten bu yılın ağustos ayı sonuna kadar toplam 144,3  milyon ton ham petrol ve 13,9 milyar metreküp doğalgaz üretimi yapıldı.
 Ağustos sonu itibarıyla Türkiye'nin 46,3 milyon ton ham petrol, 6,3  milyar metreküp doğalgaz rezervi kaldı. 

Yeni keşifler yapılmadığı takdirde, bu yılki aylık ortalama üretim  seviyeleri ile Türkiye'de 19,3 yıllık ham petrol rezervi, 12,2 yıllık doğalgaz  rezervi kaldı. 

Türkiye, yılın 8 ayında 1,6 milyon tonluk ham petrol üretimine  karşılık, ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 10,8 milyon ton da ithalat  gerçekleştirdi. Ham petrol üretimi, ithalatın yaklaşık yüzde 13'üne karşılık  geldi. 
  
Aynı dönemde 343 milyon metreküp doğalgaz üretimine karşılık 32 milyar  256 milyon 700 bin metreküp doğalgaz ithal edildi. Doğalgazüretimi ise ithalatın  yaklaşık yüzde 1'inde kaldı.
 
Türkiye'de 29 yerli, 17 yabancı olmak üzere toplam 46 petrol şirketi,  189 arama, 89 işletme ruhsatında ham petrol ve doğalgaz arama faaliyetinde  bulunuyor.

kaynak http://uzmanpara.milliyet.com.tr/

Haberin Devamı ►

Günlerdir beklenen Türkiye'nin kredi notu açıklandı

0 yorum
Uluslararası krediderecelendirme kuruluşu Standard & Poor's, Türkiye'nin kredi notunu 'BB+', not görünümünü ise 'negatif' olarak teyit etti.


Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye'nin kredi notunu BB+, görünümünü negatif olarak korudu.
Görünümün negatif kalmasının nedeni 2015 yılında da Türkiye'nin dış finansmana bağımlı olmasının yaratacağı aşağı yönlü riskler olarak belirtildi.
S&P,'süregelen dış kırılganlıklar Türkiye'nin büyüme potansiyelini sınırlamaya devam edecek' dedi.
 S&P, ayrıca Türkiye'de iç talebin yavaşlaması ve Türk Lirası'nın zayıflaması sonucunda cari açığın gayri safi yurtiçi hasılaya oranının bu yıl yüzde 5,2'ye gerileyeceğini öngördü.



Cari açık takip edilecek
InvestAZ Uluslararası Piyasalardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve UZMANPARA yazarı Fatih Yeğenoğlu konuya S&P'nin yaptığı değerlendirmeye ilişkin olarak şunları söyledi:
"Türkiye’nin kredi notunda bir değişiklik beklemiyorduk, ama görünümde bir değişikliğe gidilebilirdi. Ancak gördüğümüz kadarıyla dış finansmana bağımlılığımızın sürmesi nedeniyle S&P görünümde iyileşmeye gitmeyerek negatif görünümü korumuş durumda.
Büyük olasılıkla 2015’teki seçimi de görmek istiyorlar.
Mayıs ayındaki  not kararlarında siyasi gelişmeleri ne kadar önemsediklerini ortaya koymuşlardı. Bu sefer ise vurgu ekonomik gelişmelere yapılmış. Geçtiğimiz günlerde açıklanan ekonomik programı da dikkate almamışlar. Büyük olasılıkla cari açık riskini ve dış borçtaki gelişmeleri takip edecekler.
Bu noktada cari açığın milli gelire oranının bu yıl %5.2’ye gerileyeceğini öngörmeleri olumlu. Ancak notta iyileştirme için hem ekonomik programdaki gelişmelerin hem de 2015 seçimine yönelik beklentilerin netleşmesini bekleyecekler gibi görünüyor."

BIST'te pozitif seyir yurt dışındaki pozitif iklimin sürmesine bağlıGedik Yatırım Yurtiçi Satış Müdürü Eral Karayazıcı da değerlendirmesinde şunları söyledi: "Karar sürpriz değil. Evet düşük olasılıkla görünümü durağana alabilir umudu vardı ama baz beklenti bir değişikliğe gitmemesi yönündeydi. 
Piyasa etkisi olmayacaktır. Kararı takiben ABD de işlem gören Türkiyeendeks fonu yüzde % 0,5 kadar değer kaybı yaşadıysa da bu hareket ağırlıkla Dow Jones endeksinin gün açılışında sağladığı primin önemli bölümünü geri vermesinden kaynaklanıyor. Döviz sepetinde bir değişim yaşanmamış olması da bu durumu teyit ediyor.
O zaman Türkiye piyasaları pozitif seyri sürdürür mü derseniz, bu yurtdışındaki pozitif iklimin sürmesine bağlı. Dışarıda ise geride bıraktığımız 6 haftada 15.850 puandan 17.900 puana ulaşan Dow Jones liderliğinde aile bir düzeltme yaşanması ve buna BIST'in de katılması daha muhtemel görünüyor."


ALB Menkul Araştırma Müdürü Yeliz Karabulut ise petroldeki aşağı yönlü hareketin Türkiye için olumlu bir görünüm sergilediğini ve bu anlamda açıklama öncesinde görünümde pozitif yönlü bir beklentinin olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
"S&P'nin görünümü değiştirmemesi önümüzdeki dönem için olumsuz bir seyir beklentisi olarak algılanabilir. Borsa İstanbul tarafında aşağı yönlü hareketlerde 82 bin 500 seviyesi kırılırsa 80 bine gevşeme olabilir. Yukarıda ise 84 bin seviyesi takip edilmeli. Dolar/TL'de de 2.2250 üzerinde tutulması durumunda 2.24-2.25 seviyelerine tırmanış olabilir. Düşüş için ise 2.2160'ı kırması gerekiyor.
kaynak http://uzmanpara.milliyet.com.tr/
Haberin Devamı ►

1 Kasım 2014 Cumartesi

Tüketici güveni Ekim’de düştü

0 yorum
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bugün açıklanan verilere göre Türkiye’de tüketici güveni Ekim’de bir önceki aya göre yüzde 4.9 düştü. Böylelikle Eylül ayında 74 olan endeks Ekim ayında 70,3’e düştü.
Öte yandan genel ekonomik durum beklentisi de yüzde 10,5 azalırken, önümüzdeki 12 aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağını bekleyenleri gösteren endeks Eylül’de 102,1’den Ekim’de 91,3’e düştü.
Bununla beraber tasarruf etme ihtimali endeksi ise yüzde 9,4 arttı. Böylelikle tasarruf etme ihtimali üst üste 3 ay yükselmiş oldu.
Tüketici güven endeksi Eylül ayında yüzde 1’lik yükseliş göstermişti. Endeks geçtiğimiz yıl Ekim ayında ise 75,5 seviyesindeydi.
kaynak http://realtime.wsj.com/
Haberin Devamı ►

Halkbank’ın sorunlu kredilerinde büyük artış

0 yorum

En büyük ikinci kamu bankası olan HalkbankHALKB.IS +1,37% üçüncü çeyrek bilanço sonuçlarını açıkladı. Bilanço sonuçlarına göre bankanın takipteki alacakları bir önceki çeyreğe göre 1,1 milyar lira başka bir ifadeyle yüzde 50 oranında artarak 3,6 milyar lirayı aştı. Böylece bankanın sorunlu kredilerinin toplam brüt kredilerine oranı 104 baz puan artarak yüzde 3,7’ye çıktı.
Sorunlu kredinin Yıldızlar SSS Holding’e verilen ve tahsil edilemeyen krediden kaynaklandığı belirtildi. Yıldızlar SSS Holding’e konuya ilişkin olarak ulaşılamadı. Halkbank ilk etapta sorulara yanıt vermedi.

Bloomberg News
Takipteki krediler son haftalarda hızlı artış gösteriyorWSJ Türkiye
Banka bundan sonra Yıldızlar SSS Holding kaynaklı kredisine karşılık ayırmak zorunda. BDDK kuralları gereği bu çeyrekte sorunlu krediye yüzde 20 karşılık ayrıldı. Kredi ödenmemeye devam ederse banka bu kez dördüncü çeyrekte yüzde 50 karşılık ayırmak zorunda kalacak. Bir yıl içerisinde ödenmez ise kredinin yüzde 100’üne karşılık ayrılması gerekecek.
Garanti Yatırım konuya ilişkin raporunda yüksek karşılıklar nedeniyle bankanın 2014 ve 2015 net karlarını sırasıyla yüzde 15 ve yüzde 25 aşağı yönlü güncellendiklerini kaydetti. 2014 için gelir kaybını ise yüzde 12 olarak tahmin etti. Oyak Yatırım ise 2014 için net kar beklentisini yüzde 11 aşağı revize ederek 2,3 milyar liraya çektiğini duyurdu.
Finans Yatırım ise ayrılan karşılıkların 2015’de olumsuz etkisinin giderilmesi için sigorta ve emeklilik şirketlerinin satılmasının öneminin arttığına işaret etti.
Finansal tabloların açıklanmasının ardından analistlere Halkbank yetkililerinden verilen bilgiye göre 1,1 milyar lira olan sorun kredinin önümüzdeki dönemde 700 milyon liraya inmesinin beklendiği kaydedildi.
Halkbank üçüncü çeyrekte net karı bir önceki çeyreğe göre yüzde 5 oranında düşerek 601 milyon lira oldu. İlk 9 aydaki karı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 düşüşle 1 milyar 764 milyon lira seviyesine indi.
Halkbank hisseleri bugün borsada yüzde 1’in üzerinde yükseliyor.
Son haftarlarda özellikle kamu ve katılım bankalarının sorunlu kredi miktarlarındaki artış dikkat çekiyor. BDDK verileirne göre 17 Ekim haftası itibariyle bankacılık sektöründeki sorunlu kredi oranı yüzde 3’e yükseldi. Bu rakam kamu bankaları için hızlı bir çıkışla yüzde 3,2’ye çıktı. Katılım bankalarındaki sorunlu kredi oranı ise yüzde 5,12 düzeyinde.

kaynak http://www.wsj.com.tr/

Haberin Devamı ►
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
 

Copyright © İş Haberleri ve Ekonomi portalı Design by O Pregador | Blogger Theme by Blogger Template de luxo | Powered by Blogger